Gundem Arşivi Klasikleri,  Tarih,  Tarım,  Toplum

Tarımı Amerika’ya Kimler Teslim Etti? (2)

Türk Tarımını Amerika’ya Teslim Edenler Zincirinin Halkalarını Tanımayı Sürdürelim… Zincirimin ilk yazısına buradan ulaşabilirsiniz.

3. ÖNCE BAŞBAKAN SONRA CUMHURBAŞKANI OLAN TURGUT ÖZAL

  • 09.11.1989-17.04.1993: Cumhurbaşkanı
  • 13.12.1983-9.11.1989: Başbakan
  • 20.09.1980-14.07.1982: Başbakan Yardımcısı
  • 03.12.1979-22.09.1980: Başbakanlık Müsteşarı

Turgut Özal, Başbakanlık Müsteşarı iken, 24 Ocak 1980 tarihinde Başbakan Süleyman Demirel hükümeti, siyasi tarihimizin önemli dönemeçlerinden birinde, “24 Ocak Kararları” diye anılan şu çok köktenci kararları aldı:

  • Türk Lirası dolar karşısında %32,7 değer kaybetti
  • Tarım sektörüne verilen destek azaltıldı
  • Yabancı sermayeye teşvik verildi
  • Devletin ekonomideki payı azaltıldı
  • Devlet harcamaları azaltıldı
  • İşçi ücretleri azaltıldı, memur maaşları donduruldu

Bu kararları henüz milletvekilleri bile bilmiyorken, Turgut Özal gece yarısından sonra devletin teleks makinesini açtırdı, başına oturup 24 Ocak Kararlarını Washington’a yolladı. Turgut Özal’ın bu yaptığı, hiç tartışmasız casusluk değil miydi?

Yazar Ufuk Güldemir, “Teksas, Malatya” adlı kitabında şu bilgiyi veriyor:

“CIA personel biyografisine göre Turgut Özal, gelmiş geçmiş en Amerikan yanlısı Türk lideridir.”

En Amerikan yanlısı demek aslında, “En katkısız Amerikan uşağı” anlamına gelmektedir. Uşak sözcüğünü Arapça “hizmetkâr” anlamında kullanıyorum, hakaret anlamında değil!

Yıl, 1983. Başbakan Turgut Özal, Washington Beyaz Saray’da Başkan George Bush’un özel odasında ağırlanıyor. Başkan Bush ile Özal, günümüz gençlerinin deyimiyle, “Kanka”! Bush ile Özal sıcak bir sohbet sürdürürken, içeriye Bush’un çok yakın dostu Karl Lindner giriyor. Bush, Özal’la tanıştırıyor ve şu bilgiyi veriyor:

“Karl, Chiquita şirketinin sahibi, muz kralıdır.”

Karl, Özal’a dönüp şu serzenişte bulunuyor:

“Beyefendi, tüm dünyada benimle ticaret yapmayan tek bir ülke var, siz de o ülkenin başbakanısınız!”

Söze giren Başkan Bush, Özal’a buyruğunu veriyor:

“Bak Turgut, Türkiye’ye döner dönmez yapacağın ilk iş, hemen Karl ile ticarete başlamak olsun!”

Turgut Özal’ın yanıtı, bir uşağın efendisine verebileceği düzeydedir:

“Corc, mesajı aldım! Chiquita’yı bana bırak, gerisini düşünme sen.”

Türkiye’ye döner dönmez Turgut Özal, eşiyle birlikte soluğu Alanya’da alıyor. Hemen muz üreticilerinin toplanmasını istiyor. Güzel haberler alacakları ümidiyle muz üreticileri heyecanla Özal’ın önünde toplanıyor. Özal, ağır ağır konuşuyor:

“Alanyalılar, artık muz ekmenizi, muz üretmenizi istemiyorum! Türkiye’ye dışarıdan Chiquita adlı bir muz ithal edeceğiz! Chiquita hem bizimkinden büyük, hem de ucuz. Esas itibariyle bizim muzumuz rantabl değil! Ekonominin şartlarına uymaya mecburuz. Sizlerden muz ağaçlarını hemen sökmenizi istiyorum! Bundan sonra muz ekmek, muz büyütmek yok! Muz tarlalarınıza bundan böyle patlıcan ekin, biber ekin, kabak ekin! Söyleyeceklerim bu kadar.”

Bu sözlerden sonra sizce Alanyalı muz üreticilerinin tepkisi nasıl olmalıydı? Bağırıp çağırmalarını, şiddetle protesto etmelerini hatta yuhalamalarını beklerdiniz, değil mi?

Şokun etkisinden çıktıktan sonra muz üreticileri, daha önceden hazırlamış oldukları bir kasa en kaliteli muzu götürüp Özal’a hediye olarak sunuyorlar! Özal hediyeyi memnuniyetle kabul ediyor, kasayı korumaları alıp arabanın bagajına yerleştiriyor. Özal ve eşi alkışlarla Ankara’ya uğurlanıyor.

Ankara’ya döner dönmez Özal, Chiquita muz ithalatının kararnamesini çıkardı. Türk halkı Chiquita muz ile tanıştı…

1970’li yılların sonunda ABD ve İngiltere, ekonomik darboğaza girdiler. ABD Başkanı Ronald Reagan ve İngiltere Başbakanı Margaret Thatcher kafa kafaya verip bir çıkış yolu aradılar. Çok deneyimli ve yetenekli danışmanların da katılımıyla çözümü buldular:

Kalkınmakta olan ülkeler ve yoksul ülkelere çökecekler, onların yer altı ve yer üstü tüm varlıklarını ele geçireceklerdi. Bu soygun planına “Özelleştirme” adını verdiler. Özelleştirme ile zenginliğin tabana yayılacağı algısını yaratmak üzere göz boyama doktorları iş başı yaptı!

Türkiye’de özelleştirmenin öncülüğünü Turgut Özal yaptı.
ABD’den aldığı emirler doğrultusunda şöyle diyordu:

“Devleti ekonominin içinden çıkarıyoruz. Artık devlet üretim yapmayacak! Bundan böyle devlet fabrika kurmayacak! Devlet elindeki tüm fabrikaları özelleştirecek, yani satacaktır! Tarım toprakları da özelleştirilecektir! Devlet sebze, meyve üretmez, devlet garsonluk yapmaz!”

4. BAŞBAKAN MESUT YILMAZ

Başbakan Bülent Ecevit’in kurduğu 57. hükümette Başbakan Yardımcısı olan Mesut Yılmaz, 07.01.2000 tarihinde şu korkunç itirafta bulunuyordu:

“Türkiye’nin geleceği için büyük ve olumlu adımlar atıldı. Bazı yakınmalar olacaktır. Hele Tarım Reformu gelince SOKAĞA ÇIKAMAYACAK DURUMA GELECEĞİZ. İNSAN İÇİNE ÇIKAMAYACAĞIZ!”

Başbakan Bülent Ecevit, başbakan yardımcıları Mesut Yılmaz ve Devlet Bahçeli, hep birlikte Türk tarımına ÖLÜMCÜL DARBEYİ VURAN yasayı “reform” adı altında çıkarmış ve bunu itiraf etmekten çekinmemişlerdir.

Mesut Yılmaz hakkında “parasal” bir olay nedeniyle 12 Kasım 1998 günü TBMM’de gensoru verildi. Gensorunun kabulüyle Mesut Yılmaz hükümeti düşürüldü.

Mesut Yılmaz, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde hem yolsuzluk yaptığı gerekçesiyle düşürülen ilk başbakan, hem de yargılanmak üzere Yüce Divan’a gönderilen ilk başbakan unvanlarını kazandı!

Dava görüşüldü ve Yüce Divan Mesut Yılmaz’ı suçlu bulup ceza verdi. Ancak “Şartlı Salıverme Yasası” uyarınca cezanın ertelenmesi kararlaştırıldı.

Mesut Yılmaz, özelleştirme adı altında Türk milletinin şu varlıklarının satışına imza atarak onay verdi:

Sivas Demir Çelik Fabrikası, Kayseri’de kurulu Çinkur, Petrol Ofisi A.Ş., Rize Limanı, Antalya Limanı, Sümerbank’ın şu fabrikaları: Denizli Pamuklu Fabrikası, Maraş Pamuklu Fabrikası, Bünyan Yünlü Fabrikası, Ereğli Pamuk Fabrikası, Afyon Sincan Yapağı ve Tiftik Fabrikası, Salihli Palamut ve Vateks İşletmesi, Mannesmann Sümer Boru Fabrikası, Mersin Satış Mağazası, Mersin Konfeksiyon İşletmesi, Mersin Depo Binası, Sivrihisar Alım Acentası, Bursa Bölge Müdürlüğü, Sungurlu Konfeksiyon İşletmesi, Erhaz Erzurum Hazır Giyim İşletmesi, Sihaz Sivas Hazır Giyim İşletmesi ve Soda Sanayisi.

Mesut Yılmaz, Orman Ürünleri Sanayisi’nin şu 12 işletmesini sattı: Bolu İşletmesi, Artvin İşletmesi, Bartın İşletmesi, Eskipazar İşletmesi, Kaklım İşletmesi, Yenice İşletmesi, Demirköy İşletmesi, Şavşat İşletmesi, Arhavi İşletmesi, Borçka İşletmesi, Dursun Bey İşletmesi ve Demirköy’de 78 adet gayrimenkul.
Konya Krom Madeni satıldı.

Mesut Yılmaz toplam 5 çimento fabrikasını sattı: Van Çimento Fabrikası, Kars Çimento Fabrikası, Elazığ Çimento Fabrikası, Lalapaşa Çimento Fabrikası, Kurtalan Çimento Fabrikası.

Mesut Yılmaz, Etibank’ı sattı. Havaş’ı sattı. Turban Turizm A.Ş.’nin şu tesislerini de sattı: Kemer Marina, Akçay Tatil Köyü, Kuşadası Marina ve Bodrum Marina.

Mesut Yılmaz, SEK Süt ve Süt Ürünlerinin Yenice Süt Toplama Merkezi’ni ve Giresun Süt Mamulleri İşletmesi’ni sattı.

Mesut Yılmaz, Yarımca Porselen’i, Deniz Nakliyatı A.Ş.’nin Üsküdar binasını sattı.

Mesut Yılmaz, Köyteks’in 21 hazır giyim makinesi ve 63 örgü makinesini sattı.

Mesut Yılmaz’ın sattıkları bu kadar değil! Mesut Yılmaz’ın “özelleştirme” adı altında sattığı vatan varlıklarının uzun listesini, Şubat 2009’da Nergiz Yayınları’ndan çıkan VATANI SATANLAR kitabımda bulabilirsiniz.

Mesut Yılmaz, bağımsız milletvekili seçilmek üzere gittiği Rize’de, hemşerileri tarafından “Türkiye Seninle Gurur Duyuyor” haykırışlarıyla coşkulu bir sevgiyle karşılandı. Bağımsız milletvekili seçildi.

Değerli Dostlar,
Türk Tarımını Amerika’ya Teslim Edenler Zincirinin diğer halkalarını tanımayı sürdüreceğiz…

Yılmaz Dikbaş
0532 233 31 52

Siz de fikrinizi söyleyin!