Deneme,  Gundem Arşivi Klasikleri,  Siyaset,  Tarih,  Tartışma,  Toplum

15 Temmuz, Ne Oluyor ve Tarihi Gerçekler

Türkiye, II. Dünya Savaşı’na girmemekle, denge politikası izlemekle büyük avantaj sağladı. Her ne kadar savaşa girmese de Türkiye ağır şartlardan çıkmış, yakın tarihinde Kurtuluş Savaşı gibi yıkıcı bir savaş vermişti ve güçlü olmak için gereken dönüşümleri daha yeni yapmaya başlamıştı.

Kısacası dünya için Türkler büyük ve saygın milletti lakin ülke henüz güçlü ve gelişmiş bir devlet değildi.II. Dünya Savaşı sonrasında dünya ve bağlı bulunduğumuz coğrafya, iki kutuplu dünyaya dönüştü.Bu kutuplaşma dünyanın en güçlü iki ülkesinin arasında kalmamıza sebep oldu. Amerikan ve Rusya bloğu. Rusya’nın bizden toprak istemesi ise bizi aslında pek de istekli olmadığımız bir harekete, tarafsızlık ve denge politikasını sürdürmek yerine, tercih yapmaya zorladı.

Bugünün aklıyla “ABD uşağı olduk!” demeden önce düşünmek gerek. Bugün FETÖ, AKP demeden önce, soğuk savaş, NATO, Süper NATO, Gladio, gayri nizami harp, Yeşil Kuşak Projesi ne demek bilmek gerek. Yukarıdaki “kavramları”, dünya üzerindeki etkilerini, diğer devletlerdeki yansımalarını bil(e)meden sadece Türkiye üzerinden konuşmak yetersiz kalacaktır. Çünkü tüm dünyayı etkileyen bir olgudan ve dönemden bahsediyoruz.

Türkiye de bunun bir parçasıydı fakat, sadece Türkiye üzerinden değerlendirmek yetersiz olacak ve yanlış sonuçlara varmamıza sebep olacaktır. Küresel ölçekteki olguları sadece “biz” çerçevesinde görürsek, resmin büyük kısmından haberdar olmayız. Kısacası bilmeden konuşmamak gerek (al sana büyük resim 😊).

Mesela 61 darbesi Amerikan mıdır İngiliz mi, sonraki darbe diğer devletin ona cevabı mıdır, yoksa TSK’nın kararı mıdır, darbeyi klikler mi yapar, iç dinamikler mi? Kim kime sızmış ve nehrin akışını değiştirmiştir, niyet nedir, sonuç nasıl olmuştur?

Yine mesela, Senusi Tekkesi ve Lozan ilişkisi var mıdır, varsa da Lozan Antlaşması dış devletler kadar iç konsensüs içinde de mi imzaya alınmıştır Lozan ile?Araştırmazsanız (öğrenmezseniz) mahalle ağzıyla konuşur, vatanı sevdiğinizi söyleyerek ve daha kötüsü bunun yeterli olduğuna kendiniz de inanarak, konuyu kaparsınız. Oysa sevmek, emek harcamak demektir. Car car konuşmak değil…

Neyse uzatmayalım, bu bilgiselin konusu bugünlerde giderek artan, geçmişi suçlama eğilimi. Öyle üfürmek kolay ama tarihi hakkaniyetli biçimde değerlendirirsek, tercih zorunluluğu ile olabileceklerin arasında en uygun görülenin yapıldığını fark ederiz.

Bu noktada birkaç gerçeği görmemiz lazım:

  1. Tercihte bulunmak bizim kararımız değildi. Dünyanın şartları değişmişti. Biz de taraf seçmek zorunda kalmıştık.
  2. Rus ya da Batı bloğu. Seçeneklerimiz bunlardı.
  3. Hangi tarafı seçersek seçelim küresel ölçekteki hareketin tarafı, parçası oluyorduk. Sürecin kendisine, etkilerine ve dönüşüme itiraz edecek ya da yönlendirecek gücümüz yoktu (burası önemli).

Şimdi şu güç meselesini biraz açalım. Türkiye, batı medeniyetinin aksine ticaret yapan ve sermaye biriktiren ve büyüyen bir ülke değildi. Düşünün, Ford yüzyıldan fazladır araba satıyor. Koç grubu bile otomobil işinden ne kadar kazandı, düşünün ki Fiat ne kadar kazandı ve ne kadar büyük. Bu sermaye eksikliği bizi üretmek konusunda da güdük bıraktı.

Düşünün ki çelik gibi temel ağır sanayi fabrikalarımızı bile cumhuriyetin kuruluşundan çok sonraları yapabildik. Üretemeyince güçlü olamazsınız ve biz üretemedik. Şimdi bana ürettik ama izin vermediler diyeceksiniz, ki bu da güçsüz olduğumuzu gösterir. Üretimin ne olduğu konusunda söylenmesi gereken bir diğer husus ise akademidir. Sanayi ve üniversite (bilim) birlikte çalışınca ilerleme ve iyi ürün çıkar.

İşte bu yüzden eğitim sistemimiz Köy Enstitüleri ile başladı ve günümüzdeki imam hatip okullarına kadar geldi. Bu okullardaki sorun din eğitimi değil bilim ve araştırma yapacak beyin üretilmemesidir. Mesela İran, evrim teorisini okullarda gösterir ve sahip çıkar zira coğrafyasında güçlü olmak ve güçlü kalmak için bilim yapmak zorundadır…

Osmanlı bu eksikliği görmüş ve batıyla mücadele edemeyeceğini anlamıştı. Osmanlı sistemi üretemiyor ve batı karşısında devamlı dayak yiyordu. Bu sebeple son dönem Osmanlı sistemi ordudan başlayarak devleti, kurumları yeniden yapılanmaya soktu. Mesela Latin alfabesine geçiş, evrimi temel alan tıp, fizik biliminin temel alan subay eğitimi gibi konularda başlangıç, uygulama ve karar, aslında Osmanlı’da başlamıştır. Bu gerçek, günümüzde ve dahi unutmayın ki bazen gerçek görülmesine diye tam da göz önüne konur.

https://twitter.com/mustafaat/status/882956852753039361
https://x.com/mustafaat/status/882956852753039361

Unutmayın ki 2:

https://twitter.com/mustafaat/status/884560376209256448

Mesela olmayan bir sorun yaratıp bunu sonra nasıl kullanırsınız örneği: türban.

Türban / başörtüsü ayrımı ve aslında böyle bir sorunun olmaması, icat edilmesi konusu: Rotraud Scheer? Yüksel Şenler? Ben tarih okuyunca daha farklı anlamları olduğunu düşündüm üstadım. Sen de bir bak bakalım enerjimizi harcamak için nasıl var edilmiş zaman içerisinde?

Peki bu ne işe yarar: “Bir yumurta dışarıdan bir kuvvetle kırılmışsa yaşam sona erer, içeriden bir kuvvetle kırılmışsa yaşam başlar.” Dolayısıyla daha iyi eğitilmeden, daha düzgün bir adalet sisteminin, siyasetinin ve ekonominin haricindeki her alandaki çatışma-sorun, “gayri milli” akıllar tarafından, sen asıl sorunlarını fark etmeyesin diye kullanılır. O arada ordunu, subaylarını zayıflatırlar; derelerini özel şirketlere devredip sana parayla satarlar, ormanlarını keser kendilerine villalar yaparlar, sen ödersin…

Peki biz ne yapabiliriz? Kısa bir cevap vereceğim: İlkelerimizi koruyarak var olmaya ve güvenli şekilde tepki vermeye devam edeceğiz. Bu dönemde “kendin kalmak” yeterince büyük direniş ve adımdır inanın. Sağduyu, ortak akıl, çıkarının nerede olduğunu bilme (milli olmak), farkında olma ve üretmek; bu dönemde en doğru adım budur. Aksi takdirde sıkışmışlık hissi ve artan öfke ile şu

@Stavr0gin_ 1 Kas 2016 tweeti:
TC batıya eklemlenmek zorundadır jeo-politik konjonktür gereği. Kısacası kartalımız çift başlıdır, bir yüzümüz batılı ve diğeri doğulu olur.

Şimdilik bu kadar, sorular olursa cevaplar, bir süre sonra da bugün yaşananlar nedir konusuyla ve geçmişle bağlantısını kurarak devam ederiz.

https://twitter.com/mustafaat/status/882678182851338241

Siz de fikrinizi söyleyin!