Deneme,  Gundem Arşivi Klasikleri

Geyşa Ruhu

Bütün kötülüklerin anası; 12 Eylül faşist cuntasıdır.

Bir sonbahar sabahında kulaklarımızı sağır eden o postal ve düdük sesleriyle başlayan süreç, içler acısı bir şekilde yoluna devam ediyor.

“Sosyal gelişmişliğin, ekonomik gelişmişliğin önüne geçtiği” acımasız tespit, sebeplerden sadece bir tanesiydi.

Üniversitelerde, bıyıkları dudaklarındaki ateşlere barikat olurken, etekleri uçuşan kızlarımız rüzgârlara bilgi ve pratiklerini birleştirip kafa tutarken, sesleri gür, düşünceleri berrak, kalpleri insan ve vatan sevgisiyle çarpıyorken, kendileri için kariyer planları yapmıyorlardı.

İşçiler “Emek en yüce değerdir” şiarıyla fabrikaların gerçek sahiplerinin kimler olduğunu bir Mayıs kortejlerinde haykırırken, “Acaba işimizden olur muyuz?” demiyorlardı.

Adalet dağıtan mahkemeler, kararlarını zamanın ruhuna göre değil; kanunlara ve gerçekliğe dayanarak verirken, “Sürgün yer miyim?” korkusu yaşamıyorlardı.

Öğretmenler, bilgi ve ışığı yaymak için dağ başlarında görev yaparken, büyük kentlerin yağmurda ıslanan Arnavut kaldırımlı sokaklarında sevgiliyle gezmeyi hayal etmiyorlardı.

Ve bir gün bir düdük çaldı, her şey değişti…

Çalışan, üreten, örgütlü insanların yerini, sosyal yardımlarla yaşadığını düşünen, fakirliği babadan oğla geçen bir meslek olarak kabullenen, sadece sayı değeri olarak devletin demirbaş defterine işlenen, adına da TC kimlik numarası düzenlenen sayısal bir değer olan bizler aldık.

Çiğ köfte dükkânı gibi her yere açılan üniversitelerden mezun olan niteliksiz, bilgisiz, işsiz çocuklarıyla birlikte, sabahları Müge Anlı’yı izlerken, kendi çocuğu yanında olduğu için şükreden anne babalar aldı.

Sokak röportajlarında uzatılan mikrofonlara konuşmaktan korkan bizlerin yerine, “Allah devlete zeval vermesin, bu günümüze de şükürler olsun” diyen memleketimin insan manzaraları aldı.

Ezilmişliğin, çaresizliğin, bilgisizliğin beslendiği, devletin imkân ve olanaklarıyla büyüyen yüzlerce tarikat ve cemaate koşuşan, göbeğini kaşıyan adamlar aldı.

Bizler, payımıza düşene razı gelmektense; “Onlar erdi muradına, biz çıkalım kerevetine” diyen “geyşa ruhlu” insanlar aldık.

Vezirköprü Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı müdürü olarak görev yaptım ve 2017 yılında emekli oldum. Halkla İlişkiler ve Reklamcılık fakültesi mezunuyum. Evli ve iki çocuk babasıyım. İki romanım yayımlandı ve yazmaya devam ediyorum. Motosiklet tutkum var; gezmeyi seviyorum.

Siz de fikrinizi söyleyin!