Şiir,  Şiirimsi Deneme

Unutulmamalı Ki…

Unutmamalı ki, hayat her zaman keyfimizin kahyası, Yahya olmaz…
Marifet o ki,
Hayatı sadece kahya Yahya’lığında değil,
Pabuçlarımıza çakıl kaçıran Cabbar’lığında da sevebilmeliyiz, sevebilmeli…
Nasıl insanların ceplerinde de yüzleri varsa, hatta çoksa,
Hayat da, an gelip bize görünen yüzüyle değil, cebinden çıkardığı yüzüyle yaklaşıp davranabilir…
Hayatı Yahya’lığında, Cabbar’lığında ve hatta,
Çok yüzlülüğünde, yetmedi işimize gelmese de maskeliğinde de, yüzsüzlüğünde de sevebilmeliyiz…
Unutmamalı ki,
Hayatta ne ağlamalar ne de mutsuzluklar sürgit devam eder…
Tam aksine, mutluluk da, sevinç de vardır hayatın bağrında ve çıkınında…
Onun içindir ki,
Hayatın somurtkanlığında ondan umudu kesip, ensemizi karartıp yüz dökmek yerine,
Biz tutmalıyız hayatın görünmezliğindeki o güçlü eliyle ipini…
Unutmamalıyız ki,
Onun bize, bizim de ona muhtaçlığımız adeta iç içe geçmiş, birbirinden ayrılmayan etle tırnak gibidir.
Hayatın mutluluk halkası,
Ya da acımasızlığın ve acının aracı bumerang olması tamamıyla hayatın inisiyatifinde değil…
Bizim hayat içindeki konuşlanışımız ve hayatla olan ilişkilerimizi sıkça gözden geçirmemizle,
Alacağımız karar ve yapacağımız ya da yapmayacağımız eylemlerle ilgili tavrımız ve sağduyumuzla…
Dahası, yüreğimizin sesiyle sağduyumuzun sesini ortak paydada duyma yetimizi geliştirmemizle de çok ama çok yakından ilgisi vardır…
Daha da açık söylemek gerekirse, yürekliliğimizle, yüreksizliğimizle çok ama çok ilgisi vardır…
Unutmamalı ki,
Hayat denilen dağı aşmak da var, onu aşmayı göze alacak kadar yürekli olamamanın sonuçlarıyla hüsran yaşamak da…
Kararlarımız ve seçimlerimizle biz hem hayatla hem de kendimizle ve çevremizle olan ilişkilerimizi düzenleyebilme imkanına sahipken,
Bu yeti, irade, karar veya olanağımızı doğru kullanmalıyız ki,
Hayata söyleyecek lafımızla yüzüne bakacak yüzümüz olsun, yüzümüz…!
İşte tam da burada, davulun da tokmağın da elimizde olması için,
Hayata dair düşünce ve yaklaşımlarımızı, irade ve kararla eylemlerimizi,
Riyanın, kontrolsüz hırs ve öfkenin, bencilliğin, önyargının, peşin hükümlülüğün yanıltıcılığına terk etmek yerine,
Pür dikkat ve diş tırnak halinde o doğru ve atılması gereken sağduyunun gerektirdiği adımı atan olmalıyız, adım atan…!
Unutma, hayatın kahya Yahya’lığı da, ceberut Cabbar’lığı da bizim hayata bakış ve yaklaşımımızla ya da duruşumuzla ilgilidir.
Bizim şah (aort) damarımızla olan ilişkimizin sağlamlığı, canlılığı, sağlıklılığı ve işlevselliği kadar önemlidir, önemli…
Hayata,
Kaç yüzün var (?) demeden,
Kendimizin yüzsüz olup olmadığımızı da düşünmekten imtina etmeyelim, kaçınmayalım…
Ne der eskiler,
Sevgi, ilişki ve verimlilikle ilgili:
“- Gelirsen bir adım, gelirim iki adım…”
İşte meselenin özü de zurnanın zırt dediği yer burasıdır, burası…!
Mutluluk tek yanlı değildir asla…
Hayata, çevremize, olaylara ve ilişkilerimize olabildiğince olumlu adım ve tavırla yaklaşan olalım, ötesini yeri gelince ve gereğince yapmaya hazırlıklı ve donanımlı olmuşluğumuzda,
Hayattan, mutluluktan pay alma adına hesap soran da olabilelim…
İpimizi hayatın eline bırakan değil, kendi elinde tutup düzenleyen ve kullanan olmalıyız ki, kendi kaderimizi, geleceğimizi tayin hakkımızı ne ona ne de birilerine tahvil eden olmayalım…
Unutmamalı ki,
Davul da tokmak da bizdeyse, çalabiliriz davulu, gereği gibi ahenkle…
Gerisi laf-ı güzaf, laf-ı güzaf…!
Son birkaç kelamla koyalım muhabbete noktayı, vesselam…
Hayatın çok yüzü var da, sizin yok mu?
Hayata, “- Yüzsüz,” diyenlerdenseniz,
Aman ha dikkat,
Siz de o malum iki yüzlülerden…
Ya da, daha da kötüsü, yüzsüzlerden olmayasınız…
Diyeceğinizi değil, duyacağınızı düşünün ki, mahcup olmayın, hüsranlarda savrulmayın…
Demesi bizden, kulak verip vermemekle, itibar edip etmemek sizden…
Unutmamalı ki,
Paşa gönlünüz bilir, ne biz ne de hayat, keyfinizin kahyası Yahya değiliz…
Keyfinizin kahyası Yahya değiliz, Yahya…!

Mualla Sezör Yassıbaş / İSYANİ
Immenstaad / Almanya
18 / 07 / 2021 – Pazar
Saat ; 22_00

Siz de fikrinizi söyleyin!