Farklı Dillerde Yazılmış Yazılar,  Toplum

Die misslungene Integration in Deutschland (2)

Die gecharterte Integration:

Die ersten Gastarbeiterinnen aus den Vertragsländer kamen bereits Ende der 50 er Anfang der 60 er. Damals haben wider die Regierung oder die Betriebe eine langfristige bzw. auf Dauer anhaltenden bleibe Möglichkeiten nachgedacht. Erst nach dem Anwerbestopp wurde über die möglichen Integrationsmaßnahmen überlegt. In Deutschland waren viele Jahrzehnte die Gastarbeiter auf sich allein gestellt. Die einzige Informationsquelle ist eine Radiosendung gewesen, das täglich etwa 20 Minuten im Muttersprache aktuelle und wichtige Ereignisse berichtet hatte. Menschen, die aus den unterschiedlichen Regionen, wie Nahen Osten, Türkei, Nordafrika und aus den europäischen Räumen (Griechenland, ehemalige Jugoslawien, Spanien, Portugal und Italien) nach Deutschland kamen versuchten mit Kulturvereinen auf sich aufmerksam zu machen. Die ersten Begegnungen mit so genannten Gastarbeitern und Deutschen kam nach 20 Jahre später zu Stande. Man darf nicht das Bildungsniveau der Menschen von 70 er außeracht lassen. Ins besonders viele junge Menschen Anfang zwanzig wegen Studium oder mit guten schulischen Ausbildung nach Deutschland kamen, haben sehr viel mit eigenen für die Anerkennung der Migrantinnen beigetragen. Die politische Präsenz der Zugewanderten Arbeitnehmer und Akademikerinnen machte sich bei der Gründung der Ausländerbeiräte bemerkbar (heute nennen wir diese Beiräte, die Integrationsräte). Die Beiräte oder besser gesagt die Integrationsräte haben einem sehr geringen Mitspracherecht. Mit anderen Worten, sie sind bedeutungslos. In den meisten Integrationsräten sitzen unterschiedlichen Interessen Gruppen, die ihre eigenen Ziele verfolgen. Wenn man bedenkt, das nach 40 Jahre Kommunale Beiräte mit kommunale Präsenz noch nicht einmal das kommunale Wahlrecht erzwingen können, dann frag man sich natürlich, warum diese Beiräte überhaupt nach wie vor gefordert werden oder gewählt werden. Die gesetzlichen Rahmenbedienungen für nicht EU- Bürger sind keineswegs zufriedenstellen. Das Ausländergesetz wird oft als Druckmittel für die Einwanderung hervorgehoben. Weil im Gesetz genauestens vorgeschrien wird, wie der Nachzug in die Bundesrepublik verlaufen werden sollte. Selbst bei der Familienzusammenführung werden höhere Hürden gestellt, dass in diese aktuelle wirtschaftliche Situation kaum überwundbar sind.

*

Başarısız kalan entegrasyon çabaları:

Sözleşmeli ülkelerden ilk misafir işçiler 50’li yılların sonu 60’lı yılların başında geldi. O dönemde hükümet veya şirketler uzun vadeli planlama yerine kısa vadeli çözümler ile bu gelen emekçilerin ihtiyaçlarına karşılık vermeye çalıştılar… Olası entegrasyon önerileri ancak Almanya’nın işçi alımını durdurmasından sonra dikkate alındı. Almanya’da misafir işçiler onlarca yıldır kendi başlarına yaşıyorlardı. Tek bilgi kaynağı, her gün yaklaşık 20 dakika boyunca güncel ve önemli olayların ana dilde aktarıldığı bir radyo yayınıydı. Orta Doğu, Türkiye, Kuzey Afrika gibi farklı bölgelerden ve Avrupa bölgelerinden (Yunanistan, eski Yugoslavya, İspanya, Portekiz ve İtalya) Almanya’ya gelen insanlar, kültürel dernek faaliyetleri üzerinden dikkatleri üzerlerine çekmeye çalıştı. Misafir işçiler olarak adlandırılan bu büyük emekçi kitle Almanlarla ilk olarak geldiklerinden 20 yıl sonra kaynaşma gerçekleşti. 70’li yıllarda gelen insanların eğitim düzeyi göz ardı edilemez bir seviye kendini belli ediyordu. Özellikle yirmili yaşların başında çok sayıda genç okumak veya iyi bir okul ve mesleki eğitim almak için Almanya’ya geldiğinden, göçmenlerin kültürel anlamda tanınmasında büyük katkı sağladılar. Göçmen işçilerin ve akademisyenlerin siyasi varlığı, yabancılar danışma konseyleri (bugün bu danışma konseylerine entegrasyon konseyleri diyoruz) kurulduğunda fark edilir hale geldi. Danışma konseylerinin, daha doğrusu entegrasyon konseylerinin çok az söz hakkı var. Başka bir deyişle anlamsızdırlar. Entegrasyon konseylerinin çoğunda kendi hedeflerini takip eden farklı çıkar grupları vardır. 40 yıl sonra, yerel yönetimdeki göstermelik varlığı ve halen yerel seçim hakkının dahi verilmediği yabancıları temsil eden bir danışma konseylerinin varlığı bugün bana gerçekten çok anlamsız geliyor. Yerel yönetime dahi müdahale edemeyen bir bu danışma konseylerinin neden hala gerekli olduğunu veya seçildiğini sorgulamak gerekir. AB üyesi olmayan vatandaşlara yönelik yasal çerçeve hiçbir şekilde tatmin edici değildir. Yabancılar Yasası sıklıkla göç üzerinde baskı oluşturmanın bir yolu olarak belirgin bir şekilde ortaya çıkıyor. Çünkü yasa, Federal Cumhuriyet’e göçün tam olarak nasıl ilerlemesi gerektiğini belirtiyor. Aile birleşimi söz konusu olduğunda bile mevcut ekonomik durumda aşılması zor olan daha büyük engeller var.

İbrahim Uğur

Siz de fikrinizi söyleyin!