Deneme,  Gundem Arşivi Klasikleri,  Şiir,  Tartışma

Duygular Şelale

“Nesini söyleyeyim canım efendim,
Gayri düzen tutmaz telimiz bizim,
Arzuhal eylesem deftere sığmaz,
Omuzdan kesilmiş başımız bizim…”
Şarkışlalı Serdari

200 yıl önce yazılmış bu sözler günümüze de cuk oturmuyor mu? Düzeni bozanlar öyle bozdular ki, artık düzen tutar mı ne telimiz ne ahvalimiz?
Sözün bittiği yerdeyiz a dostlar. Sekiz yaşındaki bir çocuğun hikayesi değil, gerçeği hepimizin yüreğini yaktı. Yerle yeksan olduk da en yakınındakilerin zalimliğine şaşakaldık. Başlar eğik, vicdanımız azap içinde. Koruyamadığımız her çocuğun vebali bizim boynumuzda; ellerimiz bağlı, gözler yaşlı, diller beddualı, utancımız baki…

Hangi birini yazayım canım efendim? Hangi tele dokunsak akordu bozdular. “Önce Ekmekler Bozuldu” sonra her şey. Sanki üstümüzden çekirge sürüsü geçti de farkına varamadık. Eğitimle başladılar, hak-hukuk-adaletle devam ettiler, bütün güven duyduğumuz kurumları dönüştürdüler, liyakati yok ettiler, çocuklarımızın geleceğini çaldılar. Düşüncelerini özgürce söyleyenlerin üstünde Demokles’in kılıcını eksik etmediler. En iyi yetişmiş, kendini geliştirmiş olanları işinden, evinden, yurdundan ettiler. En değerli varlıklarımız yok pahasına elden çıkarıldı; öylece seyrettik, bir şey yapmadan izledik. Sonuç ortada…

Biz ki emperyalistlere karşı dünyada görülmemiş bir savaşı yöneten, küllerinden yarattığı bir vatanı Cumhuriyet ile taçlandıran, ilke ve inkılaplarıyla yön gösteren bir liderin, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün emanetçisiydik. Ne zaman yoldan çıktık? Nasıl suyu yavaş yavaş ısıttılar da farkına varmadan karanlıklarda boğulduk? Demokrasi tramvayını hedefledikleri durağa doğru sürenlerin tahakkümüne mahkum kaldık. Hepimiz laik eğitim birliği içinde yol aldığımızı sanırken, bu varlığına hayret ettiklerimiz nerelerde boy attı, serpildi de başımıza bela oldu? İrfanına güvendiğimiz Anadolu nasıl cüruf yığınına yataklık eder hale geldi? Yaşananları benim aklım almıyor dostlar. Daha fazla ne olabilir ki deyip, beterin beterini görüp, şaşırma duygumuzu da kaybediyoruz, farkında mısınız?

Atatürk ve devrimlerine bağlılık yemini eden gençlerimize öfkeyle bağırıp, yok edeceklerini söylüyorlar. Sonra yok etme sırası kimlere gelecek? Başlarını kuma gömenleri es mi geçecek bu sert esen hain karayel? Dik durmanın, en az kötüler kadar cesur olmanın, bir şey yapmanın zamanı gelmedi mi?

“Heeeyyy!
Ne duruyorsun be, at kendini denize;
Geride bekleyenin varmış, aldırma.
Görmüyor musun, her yanda hürriyet.
Yelken ol, kürek ol, dümen ol, balık ol, su ol,
Git gidebildiğin yere.”

Orhan Veli nasıl da cesaretlendirip ivme veriyor atalet içinde duranlara. Ya hep birlikte mücadele edip, umutla aydınlığa yol alacak, kötülerin gölgesinden çıkacağız ya da sıranın bize gelmesini bekleyeceğiz ki korkarım, bizim için mücadele edecek kimse olmayacak.

“Daha gün o gün değil,
Derlenip dürülmesin bayraklar.
Dinleyin, duyduğunuz çakalların ulumasıdır.
Safları sıklaştırın çocuklar,
Bu kavga faşizme karşı,
Bu kavga hürriyet kavgasıdır.”

Geleceğimiz için, çocuklarımız için, memleket için buna mecburuz.
Nazım Hikmet’in bu dizeleri olmasa eksik kalırdı söyleyeceklerim, bir sürü sustuklarıma rağmen.
Umutla, hep birlikte, el ele…

Macide Gür

 

Siz de fikrinizi söyleyin!