Deneme,  Gundem Arşivi Klasikleri

Eskileri Bilmezsin

(Büyüklere Masal)

Eskileri bilmezsin oğul. Bir zamanlar dağlarda davarımız, ahırlarda ineğimiz, danamız vardı. Harmanda orakta köylü köylüye gündeliğe değil, yardıma giderdi. Bahçelerden koparılan salata dalında salınan meyveler “tadımlık” ve de “göz hakkı” sayılırdı. Sağılır ineği olmayana ayran, yoğurt ikram adettendi. Fırınlarda pişirilen haşhaşlı çörekler pişirenin evine zor ulaşır, yolda görünen komşulara dağıtılırdı. Henüz ot ilaçlarının tarlalara serpilmediği günlerde, buğday başaklarının yoncadan komşuları olurdu. O yoncaların içinde keklikler yuvalanırdı. Atlar, eşekler köylülerin yareni yoldaşıydı.

Eskileri bilmezsin oğul. Köylerde düğünler davul – zurna eşliğinde üç gün üç gece yapılırdı. Uzak köylerden gelenlere “Konak” denir, o gelenler komşu evlerinde ağırlanırdı. Gelenler damat kınası yakmak için düğün sahibine zarf içinde (yardım ve düğün hediyesi olarak) para yollardı. Hediyesi fazla olan damat kınası yakarak onurlandırılırdı…

Köyden şehre pazar kurulduğu hafta günü gidilirken, şehir köye; çerçi, kalaycı, sele ve sepetçi hatta falcı olarak hafta içlerinde gelirdi. Şehirden köyde yetişmeyen meyveler, buğday karşılığı becayişle alınırdı.

Kış geceleri komşunun komşuya konuk olması olağandı. Hatta köyden köye gitmenin güzelliği bir başka olurdu. Başka köye konuk gidenler el boş gitmez, eli boş dönmezdi. İkram hediye adettendi.

Köye gelen yabancılar tüm köylünün konuğu sayılır, yemeksiz çaysız yollanmazdı. Şehre giden köylüler lokantalara yalnız gitmezlerdi. Köylünün şehirde köfte, kebap yemesi adettendi. Hesap öderken; “Sen ödeme ben ödeyeceğim..” diye tatlı kavgalar yaşanırdı.
Nüfusu otuz bin olan ilçede (şimdilerde altmış bin) en az üç meyhane, sekiz içkili olmak üzere ondan fazla lokanta bir o kadar da köfteci dükkânı vardı.

Sen bilmezsen ben söyleyeyim.

O yoncalar ot ilaçlarında kavruldular, barınak bulamayan keklikler yaşama küstüler ya da zehirlenip intihar ettiler. Köylüler apartmanlara kapıcı oldular. Köyde kalanlar şehirden yumurta, tavuk, süt, ekmek alır alıyor… Bahçeleri dikenler kapladı. Çayların boğazını sıkıp kuruttular. Okullar taşımalı olurken üç beş hane köylere Fatiha okusun diye kadrolu imamlar yolladılar.

Şehirler dolup taşarken lokantalar boşaldı. Köfte ekmek yemek lüks oldu. Rakı şarap masadan masaya gitmez, çaylar bile nazlanır halde…

Muhsin SALMAN

Siz de fikrinizi söyleyin!