Gundem Arşivi Klasikleri,  Şiir

Şıpsevdi Nuriye…

Ele-aleme, cümle dedikodu kumkumasına inat;
Burnundan kıl aldırmayan edalarıyla,
Kendini buna iyiden iyiye inandırmışlığıyla,
Evde kalmışlığını, hiç mi hiç dert etmemişliğiyle, kendine…
Ağzındaki sakızı patlata patlata,
Cırtlak cırtlak, bağıra-çağıra söylemelere koyulduğu
Diline pelesenk olan o, malum ”Mastika” şarkısıyla
Geçerek, ona bakmaktan yorgun düşen
Sırları dökülmüş, biçare aynanın karşısına
Boyanıp, cilalanır…
Allanır, pullanır…
Süslenip, püslenir…
Saatler süren, renklere belenmiş,
O, demode şarkılı makyajın ardından,
Şık şıkıdım hallerde;
Düşerdi, salım salım yürüyüşlerle,
Hemen her gün düzenlice…
Onun kahrını çeken, endamını gören, caddelere
Mahallemizin gülü,
Gönül sultanımız, Şıpsevdi Nuriye!…
Ayaklarına, kara sular inmecesine,
Saatler süren, her nafile turun sonunda
O, malum havalarda 
Kendi deyişiyle:
” – Kendi götüne kabak asmayan .. ” , pozlarda
Kırım kırım, kırıtıp
Kasım kasım, kasılarak
Dillendirirdi;
Ballandıra ballandıra, anlatarak
Ve
En sonunda..,
Şıklatırdı, cart pembeye belenmiş parmaklarını
Döşeniverirdi, hep aynı nakaratı…
” – Yüz verip, istesem
Bir de cilvelenip, işmar etsem
Elimi sallasam, ellisi
Kelli, fellisi
Kırmızı feslisi,
Yanağı benlisi, bıçkın mı bıçkın,
Yağız tenlisi,
Üstelikte, kalem efendisi…
Gönlümün, beyaz atlı prensi gelecek,
Hemi de kapıma gelip, önümde diz çökecek,
Ama, isteyen kim anam!…
Sözüm kar etmiyor,
Aşkla çarpan yüreğimle…
Gözü yükseklerde, şu uçarı gönlüme…
İlle de…
Tutturuyorlar, ikisi iki yerden
Üstelikte, sesleri pek çıkıyor, yüksek perdeden
Biri susuyor, öbürü söylüyor:
<< – Hele, bekle…
Göreceksin, niceleri, niceleri düşecek peşine…
Ya al atıyla,
Ya, taht-ı revanıyla…
Dayanacak, kapına.
Türap olacak, ayağına.>> , diye…
İşte böyleliğimde…
Dinleyince yüreğimin, gönlümün sesini…
Aldırış etmeden, onca peşimden gelene…
Üstüne, üstlük;
Bir de bıyık burup, kaş-göz edene
Değil, oyalı mendilini sadece…
Ceylan derisi cüzdanını önüme serene…
Hem de filintalığında, dal boyluluğunda…
Aldırmadan erkekliğine…
Çaktırmadan kimseye, gözünden yaşlar dökene…
Bakmadan ardıma,
Zeval getirmeden, namusuma
Söz ettirmeden, kendime
Dönüyorum, evceğzime!…” 
Diye, ballandıra, ballandıra
Anlatır da anlatırdı…
Bizim, garibim Şıpsevdi Nuriye…
Şıp sevdi Nuriye!…

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ ..
Friedrichshafen/ Almanya
22/09/2016
Saat;01_50

Siz de fikrinizi söyleyin!